|
|||
![]() |
ZİLE'YE SAHİP ÇIKIYOR MUYUZ? | ||
Hulusi Serezli | |||
hserezli@gmail.com | |||
Bu günlerde Zile nin geri kalmışlığı ve uğradığı haksızlıklar daha çok konuşuluyor. İMKB nin Zile Öğretmen lisesi yapımı için verdiği para ile Tokat’ a okul yapılması, Hastanemizin Erbaa ya kaydırılması, Spor salonun içler acısı hali ve gönderilen tahsisata Tokat ın el koyması ilk sırada. Aslında bunu yapanlar haklı. Şehirlerine sahip çıkıyor. Bakıyorlar kimseden itiraz da yok. Fırsatı değerlendiriyorlar. Sahiplenme yalnız okul para gibi şeylerde olmuyor. Zile yi Zile yapan değerlerde gasp ediliyor. Haberi ulusal basında çıktı. Öz Haber gazetesi de hikayeyi yayınlandı. Hikaye dediğim, Mehmet Emin Ulu beyin yazdığı 900 sayfalık romanın özeti. Romanın Adı: “Onbeşliler gidiyor - Niksarın Fidanları” Özetini okudum. Tepki olur mu diye bekledim. Maalesef ne Zile nin araştırmacı yazarlarından ne de başka kimseden çıt çıkmadı. Kitabın yazarı ile geçtiğimiz yıl Cahit Külebi’ yi anma töreninde tanışmıştım. Hey onbeşli türküsü ile ilgili roman yazmaya başladığını söyleyince türkünün Zile ye ait olduğunu yanlışlık olursa itiraz edeceğimizi söyledim. Ama hiç etkisi olmamış. Zile ile alakası olmayan yanlışlarla dolu bir roman çıkmış ortaya. Rumi 1314 -15 doğumlu gençlerin askere gidişi sırasında Zile de söylenip yakılan türkü Tokat’a, Niksar’ a mal edilmiş. Emin bey keşki gerçeklere uysaydı. Bir kayıbı olmazdı. Kendisine ayni desteği Zile Belediyesinde verirdi. Ne kadar garip değil mi. Biz elimizdeki değerlerin kıymetini bilemiyoruz. Başkaları sahiplenip Tv dizileri yapıyor, romanlar, senaryolar yazıyor. Alakasız hikayelere anıt yapıyor, dizilere konu olan Onbeşlileri göremiyoruz. Böyle olunca da başkaları onu kolayca sahipleniyor. Tıpkı Madımak türküsü ve daha bir çok şeyde olduğu gibi. Çocukluk ve gençlik yıllarımın tek bilgi ve eğlence aracı radyo idi. Halk müziğinin duayen ismi rahmetli Muzaffer Sarısözen’in Yurttan Sesler proğramlarında “Şimdi Hamdi Tüfekçiden alınan bir Zile türküsü dinleyeceksiniz. Hey onbeşli, onbeşli diyen sesini hala duyar gibiyim. Gene unutamam; Galiba 1965 veya 66 yılları olmalıydı. Şimdi Bagkur iş hanını olan yerdeki zahire pazarında rahmetli Mustafa Köknel’ in iş yerinde oturuyorduk. İçeri 80 - 85 yaşlarında düşkün bir kadın girdi. Mustafa Bey bu kadını tanıyor musun? Diye sordu. Hayır demem üzerine “Hey Onbeşli türküsü var ya, işte orada ki HEDİYE bu kadın dedi. Onu oturttu. Çay ikram etti. Hediye hanım bize yaşadığı günlerden hikâyeler anlattı. Gençliğinde Zileli gençleri kendisine aşık edip adına türküler yaktıran kadın dilencilik yapıyordu. Onun içler acısı halini görünce çok üzülmüştüm. Bu gün Hediye hanımı tanıyan ve hayatta olan Zileliler var. Biz ne araştırmacıyız nede yazar. Görev onlara düşer. Belki olay aydınlanır. ONBEŞLİLER için de bir anıt dikilir. Şehirler maddi ve manevi değerlerine sahip çıkıldığı oranda yücelir. Sahip çıkılmazsa elbet sahiplenen birileri olacaktır. Aziz peygamberimizin mübarek Hırka-ı şeriflerini alıp Ankara ya götürmüşler. Ne yaptık. Kaleden, Maşat Höyükten çıkan tarihi eserler Tokat ve Ankara da sergileniyor. Kuledeki saatimizi kimin götürdüğünü bile bilmiyoruz. Leblebimiz Çorum lu, Kömemiz, pekmezimiz Antepli oldu. Kuşburnumuzu Gümüşhaneliler aldı. Türküyü yakan ne güzel söylemiş. Hey Onbeşli, Onbeşli - Tokat yolları taşlı diye. Aradan 100 yıl geçtiği halde değişen bir şey yok. Tokat yolları hala taşlı. Hoşça kalın. Hulusi SEREZL İ- 03.12.2007
Hey onbeşli onbeşli Aslan yarim kız senin adın Hediye |
|||
Etiketler: arsiv |
|